Evcil hayvanınızın ölümünün ardından…

ID-100235215Evcil hayvanlarımızla kurduğumuz güçlü bağ, onları kaybetmeyi zor ve travmatik bir deneyim haline getirir. Onların hayatımızda kapladıkları yer hep olumlu çağrışımlarla yüklüdür: yoldaş, arkadaş, koşulsuz seven, rahatlatan, bizi olduğumuz gibi kabul eden. Böylesine bir ilişkiyi kaybetmek, tıpkı bir yakınımızı kaybetmeye benzer, derin bir boşluk duygusu ve acı getirir beraberinde. Diğer taftan bir yakınımızı kaybetmekle, hayvanımızı kaybetmek arasında genellikle önemli bir fark vardır: Bir yakınımızın kaybının ardından çevremiz bize destek oluyor iken, evcil hayvanımızın ölümü çevremiz tarafından pek de önemsenmeyebilir. Acının paylaşılamaması bizi yalnızlaştırmakla beraber, bu yasın nasıl tutulması gerektiği konusunda kafa karışlıklıları yaratabilir.

Bu kadar üzülmem normal mi?

Ne kadar üzülmeniz gerektiğini belirleyen bir kural yoktur. Bu nokta çok kişiseldir. Başkalarının duygularınızı yargılamasına izin vermeyin. Daha da önemlisi, ne hissettiğiniz konusunda siz de kendinizi yargılamayın. Üzüntünüzü fark edin ve kendinize bu duyguyu deneyimlemek adına izin verin. Evcil hayvanınızın ölümü ardından yoğun bir üzüntü hissetmeniz doğal olandır ve sağlıklıdır. Hislerinizin ilişkinizdeki duygusal bağ ve yakınlığın bir parçası, uzantısı olduğunu hatırlatın kendinize. Yas sürecinin nasıl yaşanacağı kişiden kişiye değişebilmekle beraber, kaybınızın ardından üzüntünün yansıra öfke, suçluluk, pişmanlık gibi duygular hissedebilirsiniz. Duygularınızı bastırmak ya da saklamak yerine uygun biçimlerde ifade edin ve paylaşın.

Duygularımla nasıl baş edebilirim?

Öncelikle, duygularınız konusunda kendinize karşı dürüst olmanız önemlidir. Fark ettiğiniz duyguları yok saymak yerine kabul edin. Uygun bulduğunuz şekilde ifade edin. Duygularınızı anlamlandırmak ve deneyimlemek için istediğiniz, ihtiyaç duyduğunuz kadar zaman verin kendinize. Evinizdeki ve içinizdeki boşluğu fark edin. Ailenizle ve arkadaşlarınızla konuşun, paylaşın. Çevrenizdekilerden destek istemekten çekinmeyin. İçinde bulunduğunuz durumu geçici bir olay olarak değil bir süreç olarak görün.

Yeni bir evcil hayvan almalı mıyım?

Yeni bir evcil hayvan alıp almama konusunu iyi düşünün. Yas sürecinizi tamamlamadan yeni bir hayvan almak karmaşık bir durumu beraberinde getirebilir. Öncelikle yeni bir hayvan istemenizin altında yatan sebepleri keşfedin. Yeni hayvanınızla da günün birinde benzer bir süreçten geçeceğiniz gerçeğini düşünün. Yeni bir hayvanla sağlıklı bir ilişki kurmaya hazır olup olmadığınızı değerlendirin. Aksi takdir de hem kendinizi hem de yeni hayvanınızı zor bir duruma sokabilirsiniz. Yeni evcil hayvanınız size kaybettiğiniz hayvanınızı hatırlatabilir ve yeni ve eski evcil hayvanlarınızı birbirleriyle kıyaslamanıza sebep olabilir. Bu da yeni hayvanınızla olan ilişkinizi zedeler ve ona zaman zaman haksızlık yapmanıza neden olur.

Bu konuyu çocuklarımla nasıl konuşabilirim?

Öncelikle, çocuğunuzun kayıplara dair deneyimlerini göz önünde bulundurmalısınız. Evcil hayvanın ölümü bazen çocukların deneyimlediği ilk kayıp olabilmektedir Bu tip bir durumda çocuğunuza ölümü anlatmanız gerekir. Diğer taraftan, çocuğunuzun duruma nasıl tepki vereceği hayvanla olan yakınlığıyla ve aralarındaki bağ ile ilişkilidir. Ayrıca çocuğunuzun yaşı ve duygusal gelişimi de belirleyici faktörler arasında yer alır.

İlk olarak, kendi duygularınızla ilgili dürüst olun, acınızı çocuklarınızdan saklamaya çalışmayın. Bu onlara duygularının paylaşıldığı ve yalnız olmadıkları mesajını verir. Ağlamak ve bağırmak da dahil duygularını ifade etmelerine izin verin. Bu konuda onları eleştirmeyin. Sorularını elinizden geldiği kadar dürüstçe cevaplamaya çalışın.

Çocuğunuzun yas tutma için çok büyük ya da tutmamak için çok küçük olduğunu varsaymayın. Üzülmelerini ve yas tutmalarını engellemek adına “uzaklara gitti”, “kaçtı” gibi beyaz olduğunu düşündüğünüz yalanlara başvurmayın. Bu tür ifadeler çocuğun kendisini ihanete uğramış, terk edilmiş ve çaresiz hissetmesine sebep olabilir. Ayrıca durumdan dolayı içten içe kendilerini suçlayabilir ve sevdiklerinin sebepsiz yere günün birinde onları terk edebileceklerine inanmaya başlayabilirler.ID-10069537

2-3 yaş: Bu yaştaki çocukların bilişsel kapasiteleri ölüm gibi soyut kavramları anlamlandıracak kadar gelişmemiştir. Temel olarak şimdiki anda yaşarlar. Verilmesi gereken mesaj; evcil hayvanın öldüğü ve bir daha geri dönmeyeceğidir. Bu mesaj gerektiği kadar tekrarlanabilir. Ayrıca, bu durumun onların davranış ya da sözlerinden kaynaklanmadığını vurgulamak da önemli ve gereklidir.  Çocuğunuz için ölüm kavramı net olmadığından duruma ne tepki vereceğini bulmak adına sizin tepkilerinizi gözleyip tekrarlayabilir. Çocuğun günlük hayattaki rutinlerine devam etmesini sağlamak, bu süreçle başa çıkmasına yardımcı olacaktır. Diğer taraftan, Bu yaş yeni bir hayvana uyumun en kolay olduğu dönemdir. Hatta öyle ki bu öneri çocuğunuzdan bile gelebilir.

4-6 yaş: Bu yaştaki çocuklar ölümü geçici ve geri dönülebilir olarak algılarlar. Evcil hayvanın bir yerlerde hayata devam ettiğini düşünebilirler. Tıpkı 2-3 yaş çocuklarda olduğu gibi, evcil hayvanın ölümünün çocuğun sözlerinden ya da davranışlarından kaynaklanmadığını söylemek önemlidir. Bu durumun onun suçu olmadığı gerekirse tekrar tekrar söyleyin. Bu yaştaki çocuklarda yas süreci genellikle günlük ritüellerinde değişimlere sebep olabilir. Dolayısıyla, oyun oynama, yemek yeme ve uyku alışkanlıklarını gözlemlemek önemlidir. Çocuğunuzu kaygı, korku ve öfke gibi duygularını sizinle paylaşması konusunda cesaretlendirin. Resim çizmek, öykü yazmak, eski resimlere bakıp anılardan bahsetmek de işe yarayabilir.

7-9 yaş: Bu yaştaki çocuklar ölümün geri dönüşü olmadığını bilirler. Meraklıdırlar ve sorularına cevap arayabilirler. Bu soruları doğal karşılamak ve dürüstçe cevap verebilmek önemlidir. Bu yaştaki çocuklar yakınlarını özellikle ebeveynlerini kaybetmek konusunda endişeli olabilirler. Okulda uyum problemleri, konsantrasyon eksikliği, kendi kabuğuna çekilme, psikosomatik tepkiler, öfkeli ve saldırgan tutumlar sergileme gibi yollarla yaslarını ifade edebilirler. Önemli olan duygularını ifade edebilmeleri konusunda onları cesaretlendirmek ve her zaman sizinle konuşabileceklerini söylemektir.

ID-10015347910-11 yaş: Bu yaştaki çocuklar ölümün geri dönüşü olmayan, kaçınılmaz ve her canlıyı kapsayan bir tarafı olduğunu bilirler. Evcil hayvanın ölümüne verdikleri tepki, yetişkinlerin tepkilerine benzeyebilir. Ebeveynlerin davranışlarını model alabilirler. Diğer taraftan evcil hayvanın ölümü-kaybı, çocuğun hayatındaki diğer kayıpları hatırlatıcı bir de nitelik taşıyabilir. Üzüntüyü ifade etmeyi zayıflık işareti olarak görebilirler. Psikosomatik tepkiler, ani ruh hali değişimleri ve içe kapanma görülebilir.

Evcil hayvanıma ötenazi yapıp yapmamak konusunda kararsızım?

Hayvanınızın sağlığı ne durumda olursa olsun, böyle bir kararı vermek gerçekten çok zor. Bu konuda “en doğru karar” diye bir şey pek de söz konusu olmasa da evcil hayvanınızın yaşam kalitesini göz önünde bulundurun: İştahı yerinde mi? Sizinle iletişim kurabiliyor mu? Acı çekiyor mu? Hareket edebiliyor mu? Diğer taraftan, veterinerinizin tecrübelerinden yararlanın. Sizi yönlendirmesine izin verin. Ona eğer kendi evcil hayvanı aynı durumda olsaydı ne yapacağını sormaktan çekinmeyin.

 

Bu yazı Zeynep Polat Turner tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır.

 

 

 

About the author

Lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü‘nde, yüksek lisans eğitimini 2010 yılında San Francisco State Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde tamamladı. Tez konusu “Kendilik Psikolojisi Yaklaşımıyla Transseksüel Bireylerde Özgüven Geliştirme” idi. Amerika’da bulunduğu 4 yıl süresince çeşitli klinik ve okullarda psikoterapi uygulamaları yaptı. Aynı dönem yürüttüğüm grup terapileri kronik hastalıklarla yaşam ve beden-imaj algısı odaklıydı. Çalışmalarında temel olarak Psikodinamik ve ilişkisel yaklaşım modellerini kullanmaktadır.

Related Posts